
Öğretmen Yer Değiştirmeleri 20 Mayıs'ta
Öğretmenler İçin İl İçi Yer Değiştirme Başvuruları Başlıyor! Sıra Kaydı...
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, 6 Şubat depremlerinin ardından medyada gözlemlenen sorunlu habercilik pratiklerine dikkat çekerek, afet haberciliğinde hız ve doğruluk dengesinin önemini vurguladı. Özellikle deprem gibi büyük felaketlerde medyanın toplumsal sorumluluğunun arttığını belirten Prof. İrvan, reyting kaygısıyla toplumsal infiale yol açacak bir dil kullanılmaması gerektiğini de ekledi.
İrvan, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından hazırlanan "Deprem Haberciliği Rehberi"ni hatırlatarak, bu rehberde de afet haberciliğinde doğruluğun hızdan önce gelmesi gerektiğinin vurgulandığını söyledi. "Deprem anında insanlar ne olup bittiğini öğrenmek için medyaya yöneliyor. Dolayısıyla medyanın hem hızlı hem de doğru bilgi vermesi gerekiyor. Bu iki unsur arasında denge kurmak, başarılı bir deprem haberciliğinin anahtarıdır. 'Haberi hızlı ver ama doğru ver' anlayışı benimsenmelidir," diye belirtti.
Hız Odaklı Haberciliğin Tehlikeleri
Günümüzde haberciliğin büyük ölçüde sosyal medya üzerinden yürütüldüğünü ve sosyal medyanın önceliğinin hız olduğunu ifade eden Prof. İrvan, internet haber sitelerinin de bu hız odaklı anlayışı benimsediğini belirtti. Bu hız odaklı yaklaşımın teyide dayalı habercilikle değiştirilmesinin zorluğuna dikkat çekti. "Doğruluktan ödün vermemek ilkesel bir gerekliliktir, ancak bunu uygulamaya koymak kolay değil," dedi.
Yanlış Bilgilerin Yıkıcı Etkileri
Yanlış veya eksik bilgilerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerine değinen İrvan, bu durumun; korku ve paniğe yol açabileceğini, kurtarma ve yardım çalışmalarını sekteye uğratabileceğini ve medyanın itibarını zedeleyebileceğini açıkladı. Hatay'da barajın patlamasıyla ilgili yayılan yanlış haberin yol açtığı paniği örnek gösterdi. "Yalan haberler, toplumsal güveni sarsar ve medyanın güvenilirliğini zedeler," şeklinde konuştu.
Şeffaf Kriz Yönetimi ve Öneri
Sosyal medyada dezenformasyonu tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını, ancak kısıtlamanın da doğru bir yaklaşım olmadığını vurgulayan Prof. İrvan, Kahramanmaraş depremlerinde sosyal medya kısıtlamalarının olumsuz etkilerinin görüldüğünü belirtti. Çözüm olarak şeffaf bir kriz yönetimi öneren İrvan, şunları söyledi: "Yetkililerden doğru bilgi akışının hızla sağlanması, deprem uzmanlarından oluşan bir bilim kurulunun oluşturulması ve medyaya bu kurul aracılığıyla bilgi verilmesi şart. Farklı kaynaklardan gelen çelişkili bilgiler toplumda karışıklığa yol açar. Vatandaşların deprem anında yapması gerekenler net bir şekilde anlatılmalı ve 'önleyici habercilik' yapılmalıdır."
Resmi Kaynakların Sorumluluğu
Resmi kaynaklardan teyit edilmemiş bilgilerin paylaşılmasının risklerine dikkat çeken Prof. İrvan, resmi kaynakların da medyaya zamanında ve doğru bilgi vermesi gerektiğini vurguladı. "Kaynaklara ulaşım kolay olmalı ve gazeteciler sorularına cevap alabilmeli. Türkiye'de bazı resmi makamların olumsuzlukları gizleme eğilimi maalesef hala devam ediyor," dedi. Prof. İrvan'ın açıklamaları, deprem haberciliğinde doğru ve hızlı bilgi paylaşımının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.