
Mayıs Enflasyonu Yıllık %35,41'e Geriledi
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Mayıs 2025 ayı Tüketici Fiyat Endeksi...
Türkiye'de elektrikli araç sayısı 2024 itibarıyla 150 bini aşarak elektrikli araç pazarında önemli bir büyüme kaydetti. Bu araçların 0'undan fazlasını ise Çin menşeli otomobiller oluşturuyor. BYD'nin Manisa'da 1 milyar dolarlık yatırımla kurduğu ve yıllık 150 bin araç üretim kapasitesine sahip tesisiyle birlikte, otomotiv sektöründe servis, bakım ve yedek parça dinamikleri köklü bir dönüşüm geçiriyor.
İSTANBUL (İGFA) - İstanbul Ticaret Odası 52'nci Komite Başkanı ve Motor Aşin CEO'su Saim Aşçı, Çinli markaların yükselişini değerlendirirken, satış sonrası hizmetlerin önemine dikkat çekti: “Satılan her otomobilin ardında 10-15 yıl sürecek bir satış sonrası yaşam döngüsü var. Bugün pazarı domine eden Çin markalarının yedek parça tedarik zinciri ve servis ekosistemi henüz Avrupa markalarıyla eşdeğer değil. Ancak hızla gelişiyorlar ve biz buna hazır olmalıyız.”
BUGÜN ÇİN'DEN İTHAL ETTİĞİMİZ PARÇALARI YARIN ORAYA İHRAÇ EDEBİLİRİZ
Çinli markalar halen büyük ölçüde kendi orijinal parçalarıyla çalışıyor. Bu durum, kısa vadede yerli tedarikçileri ithalat baskısı altında bırakırken, araç parkının genişlemesiyle birlikte uyumlu ve alternatif parça talebinin hızla artacağı öngörülüyor.
Aşçı, “Bugün Çin'den ithal ettiğimiz parçaları, yarın oraya ihraç etmek mümkün. Yeter ki kalite, hız ve veri yönetimi konularında kendimizi geliştirelim.” diyerek Türkiye'deki üreticilerin Çinli devlere Tier-2 seviyesi tedarikçi olma potansiyeline vurgu yaptı. Bu durum, tedarik zinciri yönetiminde yeni bir dönemi işaret ediyor.
SERVİS AĞINDA BAĞIMSIZ ATILIM DÖNEMİ
Türkiye'de henüz geniş servis ağı kuramayan Çinli markalar, bağımsız servisler için stratejik fırsatlar sunuyor. Eğitim, teknik destek ve hızlı parça erişimi konularındaki boşluklar, yeni iş modelleriyle doldurulabilir. Motor Aşin, 90 ülkeye uzanan ihracat gücü ve 15 bini aşkın ürün çeşitliliğiyle, bu dönüşüm sürecinin merkezinde yer almayı hedefliyor. Aşçı, “Bu yalnızca bir ürün değişimi değil, aynı zamanda yeni bir ticari kültürün gelişimi. Artık sektörde sadece teknik değil, Çin okuryazarlığı da gerekiyor. Tedarik zekası, kültürel uyum ve lojistik çeviklikle ilerleyeceğiz.” dedi.
OTOMOTİVİN DÖNÜŞÜM MERKEZİNDE ARTIK “ÇİN GERÇEĞİ” VAR
Çin, sahip olduğu nadir toprak elementleri ve stratejik yeraltı kaynaklarıyla küresel tedarik zincirinin kritik halkasını oluşturuyor. Ancak Çin'in etkisi yalnızca kaynak üstünlüğüyle sınırlı değil. Aşçı, “Yıllardır inşa ettiği güçlü altyapı, teknolojiye yaptığı agresif yatırımlar ve elde ettiği üretim deneyimi sayesinde otomotivde adeta yeni bir düzen kuruyor. Elektrikli araçlar, batarya teknolojileri ve yazılım tabanlı mobilite çözümleri gibi alanlarda yakaladığı ivme, yalnızca kendi pazarını değil, dünya genelindeki otomotiv dinamiklerini de yeniden tanımlıyor.” ifadelerini kullandı. Çin otomotiv sektörünün küresel etkisi tartışılmaz bir gerçek.
SEKTÖRÜ UZAKTAN SEYRETMEYECEĞİZ, YÖN VERECEĞİZ
Çin markalarının yükselişiyle birlikte, satış sonrası sektörde hem rekabetin sertleşeceği hem de iş birliklerinin çeşitleneceği yeni bir döneme giriliyor. Bu dönüşümde güçlü tedarik yapısı, dijitalleşme ve stratejik adaptasyon en kritik başlıklar olacak. Aşçı, “Otomotiv ekosisteminde artık değişimi seyretmek değil, yön vermek isteyenlerin çağına giriyoruz. Seyretmeyeceğiz, yön vereceğiz” açıklamasını yaptı.