İstanbul'da TOKİ'nin yürüttüğü sosyal konut projesi etrafında oluşan tartışmalara ilişkin İletişim Başkanlığı'ndan açıklama geldi. Son günlerde sosyal medyada ve bazı haber platformlarında yer alan, projenin lüks konutlar için olduğu ve tutukluluk süreçleriyle bağlantılı olduğu yönündeki iddialar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yalanlandı.

Ankara (İGFA) - Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin yaptığı açıklamada, söz konusu projenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın duyurusuyla başlatılan 250 Bin Sosyal Konut Projesi kapsamında İstanbul Arnavutköy Sazlıbosna bölgesinde dar gelirli vatandaşlara yönelik hayata geçirildiği belirtildi. Açıklamada, projenin lüks konutlarla hiçbir ilgisi olmadığı, aksine Türkiye tarihinin en büyük sosyal konut hamlesinin bir parçası olduğu vurgulandı. İddia edildiği gibi herhangi bir tutukluluk süreciyle de bağlantısının bulunmadığı kesin bir dille ifade edildi.

Açıklamada ayrıca, projenin Kanal İstanbul projesiyle de hiçbir şekilde ilişkili olmadığı vurgulandı. İmar planlarının üç etaplı olarak 2021 yılında onaylandığı ve ihale sürecinin ise 26 Aralık 2024 tarihinde etaplar halinde başlatıldığı belirtildi. Merkez, kamuoyunu yanıltmaya yönelik bu asılsız iddialara itibar edilmemesi çağrısında bulundu. Projenin, ihtiyaç sahibi vatandaşlara uygun fiyatlı konut sağlamayı amaçladığı ve şeffaf bir şekilde yürütüldüğü vurgulanarak, tüm süreçlerin ilgili kurumların denetimi altında olduğu ifade edildi.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, yanlış bilgilerin kamuoyunda yarattığı kafa karışıklığını gidermek ve projenin gerçek amacını açıklamak amacıyla bu açıklamayı yaptığını belirtti. Merkez, vatandaşları güvenilir kaynaklardan bilgi almaya ve asılsız iddialara itibar etmemeleri konusunda uyardı. Proje ile ilgili detaylı bilgilere ise TOKİ resmi internet sitesinden ulaşılabileceği duyuruldu.

Olayın kamuoyu üzerindeki etkisini azaltmak ve şeffaflığı artırmak için TOKİ yetkililerinin de konuya dair ayrıntılı bir basın açıklaması yapması bekleniyor. Bu durum, kamu kurumlarının şeffaflığı ve dezenformasyonla mücadele çabalarının önemini bir kez daha gözler önüne seriyor.