Uludağ'daki Yangın ve Türkiye'nin "Açık Hava Hapishanesi" Gerçeği

Bursa’da, Büyükşehir Belediyesi denetimlerinin ardından turizm işletme belgesi iptal edilen ve tahsis süresi dolduğu için kapatılan Kervansaray Otel'de çıkan yangın, Türkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı Yahya Usta ve Dünya Alp Disiplini Şampiyonu Berkin Usta'nın hayatına mal oldu. CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, bu acı kayıp karşısında ailelere başsağlığı ve sabır dileyerek, yangının denetimlerin yetersizliğini ve Uludağ'daki yetki paylaşımının önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı.

Sarıbal, geçtiğimiz yıl Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel yangınında 78 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından yaşanan gözaltı ve tutuklamaları hatırlattı. İstanbul Teknik Üniversitesi uzmanlarının hazırladığı bilirkişi raporunun Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulmasının ardından gelen bu kararların, otelin denetimlerindeki ihmalleri ve eksiklikleri gözler önüne serdiğini belirtti. Raporun, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Bolu İl Özel İdaresi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın yanı sıra Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nün yangın önlemlerindeki eksikliklerinin birinci derecede etkili olduğunu tespit ettiğini ifade eden Sarıbal, "78 canımızı kaybettiğimiz Bolu Kartalkaya yangınında sorumluluğu bilirkişi raporlarıyla da kesinleşen Kültür ve Turizm Bakanlığı, aynı sorumsuzluğun başka bir yerde, başka bir faciaya yol açmasını mı bekliyor?" diye sordu. Bu soruyla, yetkilileri olası yeni felaketleri önlemek için acil önlemler almaya çağırdı.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın açıklamalarına göre son eylemler sonrasında 1879 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 260'ının tutuklandığını hatırlatan Sarıbal, Türkiye'nin adeta bir açık hava hapishanesine dönüştüğünü belirtti. Cezaevlerindeki insanlık dışı koşulların giderek ağırlaştığını vurgulayan Sarıbal, Bursa E Tipi Cezaevi, Marmara Ceza ve İnfaz Kurumu ile Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki ziyaretlerinde şahit olduğu vahim durumu paylaştı.

Sarıbal, "Mahkumlar vardiyalı uyumak zorunda kalıyor. Ranzalar yetersiz, birçok mahkum yer yatağında kalıyor. Tuvalet sırası saatler sürüyor. Kadın mahkumlar hijyen malzemelerine ulaşamıyor. Türkiye'deki cezaevlerinin kapasitesi 299 bin kişi olmasına rağmen 384 bin kişi tutuluyor. Yani kapasitenin ( üzerinde mahkum var. 84 bin kişi, insanlık dışı koşullarda yaşıyor. İçeride de dışarıda da insanca yaşam hakkını gasp ettiniz, yatacak yeriniz yok! Bu ülkenin cezaevlerine sığdırmaya çalıştığınız halk korkmayacak" diyerek yetkilileri sert bir dille eleştirdi ve mücadele çağrısı yaptı. Sarıbal'ın açıklamaları, Türkiye'deki cezaevi koşullarının vahametini ve hükümetin insan hakları ihlallerine göz yumduğunu ortaya koyuyor.