Prof. Dr. Oytun Erbaş'tan Şok İtiraflar: "Sevgilimin Aldattığını Ağız Florasından Anlarım!"

Pandemi döneminde yaptığı tartışmalı "Türklerin genetik bağışıklığı" iddiasıyla gündeme gelen Prof. Dr. Oytun Erbaş, bu kez ilişkilerdeki sadakate dair yaptığı şaşırtıcı açıklamalarla yeniden kamuoyunun odağı oldu. Nur Esin'in YouTube kanalına konuk olan Erbaş, sevgilisinin kendisini aldatıp aldatmadığını ağız florasından anlayabileceğini iddia etti. Bu iddia, sosyal medyada büyük bir yankı uyandırarak "yok artık" dedirtti. Ancak Erbaş'ın çarpıcı açıklamaları bununla sınırlı kalmadı.

Erbaş, Nur Esin ile yaptığı söyleşide, "Sevgilim başka biriyle öpüştüğünde ağız florasından anlarım" diyerek ilişkilerdeki "güven" kavramını oldukça tartışmalı bir noktaya taşıdı. Daha da ileri giderek, "Kadının beni aldattığını dışkısından anlarım" şeklinde bir iddiada bulunan Prof. Dr. Erbaş'ın bu sözleri, tıp ve bilim dünyasında şaşkınlıkla karşılandı. Bu açıklamaların bilimsel bir temeli olup olmadığı ise büyük bir soru işareti.

Sosyal medya kullanıcıları, Prof. Dr. Erbaş'ın iddialarını esprili yorumlarla karşılarken, birçok kişi de bu açıklamaların bilimsellikten uzak olduğunu vurguladı. "Ağız florası" ve "dışkı analizi"nin sadakat testi olarak kullanılabileceğine dair herhangi bir bilimsel kanıt bulunmuyor. Bu nedenle, Erbaş'ın iddiaları daha çok spekülasyon ve kişisel görüş olarak değerlendiriliyor.

Erbaş'ın bu açıklamaları, daha önce yaptığı tartışmalı "genetik bağışıklık" iddiasının ardından, kendisi hakkında oluşan tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bu tür bilimsel temeli tartışmalı açıklamaların kamuoyunda nasıl bir algı yaratacağı ve uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağı ise zamanla ortaya çıkacak. Ancak, Prof. Dr. Oytun Erbaş'ın sıra dışı açıklamalarıyla sık sık gündeme gelmeye devam edeceği kesin gibi görünüyor.

Bu olay, bilimsel iddiaların sorumlulukla ve sağlam kanıtlarla desteklenmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kamuoyunun dikkatini çeken kişilerin bilimsel açıklamalar yaparken daha dikkatli olmaları ve iddialarını bilimsel verilerle desteklemeleri gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür açıklamaların toplumsal yanılgılara ve gereksiz tartışmalara yol açması kaçınılmaz olacaktır.