DEVA Partisi'nden Gündüz Kuşağı Programlarına Sert Eleştiri: "Aile Yapımızı Yıkıyorlar!"

DEVA Partisi Mardin İl Başkanı Kadir Kerimoğlu, gündüz kuşağı televizyon programlarının, özellikle Esra Erol ve Müge Anlı’nın sunduğu programların, toplumun ahlaki yapısını ve aile kurumunu ciddi şekilde tehdit ettiğini iddia etti. Kerimoğlu, bu programların mahremiyet ihlali içerdiğini, yozlaşmaya yol açtığını ve gençleri olumsuz etkilediğini savundu.

Kerimoğlu, yaptığı açıklamada; "Bu programlarda, damat-kaynana ilişkisi gibi ahlak sınırlarını aşan olaylar ekrana taşınıyor. Bu durum, aile bağlarını zedeliyor, toplumsal güveni sarsıyor ve giderek artan bir yozlaşmaya zemin hazırlıyor." diyerek endişelerini dile getirdi. Program içeriklerinin sosyal medyada hızla yayılmasının, gençler üzerindeki olumsuz etkisini de vurgulayan Kerimoğlu, bu durumun gelecek nesiller açısından büyük bir tehlike oluşturduğunu belirtti.

Özellikle aile yapısının korunmasının toplumsal bütünlük için hayati önem taşıdığını vurgulayan Kerimoğlu, söz konusu programların yayıncı kuruluşlarının milli ve ahlaki değerlerden bahsetmelerini de eleştirdi. "Bir yandan milli ve ahlaki değerlerden bahsediliyor, diğer yandan ise bu tür programların yayınlanmasına göz yumuluyor. Bu çelişki kabul edilemez." şeklinde konuştu.

Konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, ilgili bakanlıklara, RTÜK'e, siyasi liderlere ve sivil toplum kuruluşlarına (STK) çağrıda bulunan Kerimoğlu, "Aile yapımızı bozan bu yayınlara karşı ortak bir boykot başlatılmalı ve acil önlemler alınmalıdır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceği için bu konuda duyarlı olmalıyız." dedi. Kerimoğlu, bu programların yayından kaldırılması veya içeriklerinin ciddi şekilde düzenlenmesi gerektiğini savundu.

DEVA Partisi'nin bu konudaki hassasiyetinin, toplumun sağlığı ve geleceği için önemli bir adım olduğunu belirten Kerimoğlu, kamuoyunun da bu konuda duyarlı olmasını ve gerekli tepkileri vermesini istedi. Parti olarak, konunun takipçisi olacaklarını ve gerekli adımları atacağını sözlerine ekledi.

Bu durumun sadece medya etiğiyle değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin korunmasıyla da yakından ilgili olduğunu belirten Kerimoğlu, konunun geniş çaplı bir tartışmayı hak ettiğini ve çözüm için ortak bir zeminde buluşulması gerektiğini vurguladı.