Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Sakarya, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Akademi’de düzenlenen “İhracat Psikolojisi ve Algı Yönetimi Eğitimi” seminerinde, kültürel farkındalık ve doğru iletişimin ihracat başarısındaki hayati rolünü ele aldı. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Batmaz ve meclis üyeleri İlker Özgüven, Ersan Keleş ve Mesut Ceylan’ın da katıldığı seminere yoğun ilgi gösterildi.

BURSA (İGFA) - Prof. Dr. Sakarya, sunumunda ihracat psikolojisi, kültürel zeka ve uluslararası iletişim dinamiklerini detaylı bir şekilde analiz etti. Hedef pazarların sosyo-kültürel yapılarının, ihracat stratejilerinin ve yatırımların belirlenmesinde kilit rol oynadığını vurgulayan Sakarya, işletmelerin uluslararası arenada başarılı olmaları için farklı kültürleri anlama gerekliliğine dikkat çekti. “İhracat organizasyonu içerisinde işletmelerin başarılı olabilmesinin en önemli şartı diğer kültürleri anlamasından geçmektedir. Çünkü kültürel faktörler tüketici davranışlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Örneğin, Asya ülkeleriyle kurduğunuz iletişim yöntemi ile Avrupa veya Amerika’yla benzerlik göstermez. Bilakis Asya ülkeleri içerisinde bile kültürel kodlar birbirinden çok farklıdır. Dolayısıyla bu farklılıkları gözetmek durumundasınız” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Sakarya, iletişim yöntemlerinin ihracatta belirleyici bir faktör olduğunu belirterek, farklı kültürlerin iletişim stillerindeki nüanslara dikkat çekti. “Akdeniz ülkeleri sıcak, söz temelli iletişimi severken, Çin’de uzun süre göz teması hoş karşılanmaz. Uzak Doğu’da temaslı iletişimden kaçınılır. Beden dili de farklılık gösterir; jest ve mimikler bazı kültürlerde ters anlamlar taşıyabilir ve ilişkileri olumsuz etkileyebilir” diyerek, uluslararası iletişim stratejilerinin kültürlere özgü inceliklere göre şekillendirilmesinin önemini vurguladı.

İhracat psikolojisinin zihinsel ve duygusal süreçlerdeki etkisine değinen Sakarya, özellikle kriz yönetimi süreçlerinde psikolojik dayanıklılığın önemini belirtti. “Kriz anlarında sakin kalarak çözüm odaklı ilerlemeliyiz. Müşteriyle hak mücadelesine girmek yerine yaratıcı çözümler üretmeliyiz. Krizleri kişisel gelişim fırsatı olarak görmek, daha güçlü bir zihin yapısı oluşturur” ifadelerini kullandı. Seminer, katılımcılara ihracatta kültürel faktörleri dikkate almanın önemini bir kez daha hatırlatarak, yeni perspektifler kazandırdı.